Metan, iklim değişikliğine neden olan en büyük ikinci sera gazı olarak biliniyor. Ayrıca bir numaralı suçlu olan karbondioksitten 84 kat daha güçlü olduğu ve aşırtıcı olmayan bir şekilde, küresel emisyonların yüzde 60'ının ise insan faaliyetlerinden kaynaklandığı belirtiliyor.
Metan emisyonlarının azaltılması küresel ısınmayla mücadelede kilit öneme sahip olsa da, havadan uzaklaştırılmasının zor olduğu kanıtlandı. Bunun nedeni, gazın konsantrasyonu yüzde 4'ü aştığında havadan yakılabilmesi olduğu açıklandı.
Şimdi ise Kopenhag Üniversitesi liderliğindeki bir araştırma ekibi, düşük konsantrasyondaki metanı bile uzaklaştırabilen yeni bir yöntem geliştirdi. Bu yöntemin hayvan barınaklarının yanı sıra biyogaz ve atık su arıtma tesislerinde de kullanılması planlanıyor.
Araştırmayı yöneten Profesör Matthew Stanley Johnson, "Metan emisyonlarımızın büyük bir kısmı sığır ve domuz ahırları gibi milyonlarca düşük konsantrasyonlu noktasal kaynaktan gelmektedir. Uygulamada, bu kaynaklardan gelen metanı daha yüksek seviyelere konsantre etmek ya da uzaklaştırmak imkânsızdır” dedi.
BİR METAN TEMİZLEME REAKTÖRÜ
Araştırmacılar, çalışmalarının bir parçası olarak bir reaksiyon odası inşa ettiler ve metanın doğal bozunma sürecini simüle eden bir yöntem geliştirdiler.
Ekip, oda içinde kimyasal bileşiklerin zincirleme reaksiyonunu oluşturmak için klor ve UV ışığı kullandı. Bu, metanın parçalanmasına ve ayrışmasına neden olarak onu karbondioksit (CO2), karbon monoksit (CO) ve hidrojene (H2) dönüştürdü.
Bu şekilde, gazı atmosferdeki doğal süreçle aynı şekilde, ancak yaklaşık 100 milyon kat daha hızlı bir şekilde havadan uzaklaştırdılar.
Profesör Johnson, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Bilimsel çalışmada, reaksiyon odamızın havadaki metanın yüzde 58'ini yok edebildiğini kanıtladık. Çalışmayı sunduğumuzdan bu yana, laboratuvardaki sonuçlarımızı iyileştirdik. Böylece reaksiyon odası şu anda yüzde 88'e ulaştı” ifadelerini kullandı.
Söz konusu araştırma, Kopenhag Üniversitesi, (UCPH) Aarhus Üniversitesi, Arla, Skov ve UCPH spinout'u Ambient Carbon'un iş birliğiyle gerçekleştirildi. Çalışmanın tamamı Environmental Research Letters dergisinde yayımlandı.