İsrailli Bakan Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya Baskınına Tepkiler
Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir'in işgal altındaki Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskını kınadı.
Suudi Arabistan'dan Kınama
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa avlusuna baskın yapmasının yanı sıra, İsrail güçlerinin Suriye'nin güneyine yönelik saldırılarının da kınandığı bildirildi. Açıklamada, bu tür ihlallerin dünya genelindeki Müslümanların duygularını ihlal ettiği belirtildi.
Katar Dışişleri Bakanlığı'nın Açıklaması
Katar Dışişleri Bakanlığı da baskını en güçlü ifadelerle kınayarak, Mescid-i Aksa'nın dini ve tarihi statüsüne yönelik tehditlerin sadece Filistinlilere değil, aynı zamanda dünya genelinde iki milyardan fazla Müslümana yönelik bir saldırı olduğunu vurguladı. Ayrıca, İsrail hükümetinin gerilimi artırma politikasının bölgedeki barış çabalarını olumsuz etkileyeceği ifade edildi.
BAE'nin Tepkisi
BAE Dışişleri Bakanlığı, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya düzenlediği baskını şiddetle kınadı ve bu olayın Müslümanlar için provokatif olduğunu belirtti. Mescid-i Aksa'ya gerekli korumanın sağlanması gerektiğini vurgulayan açıklamada, gerginliğin devam etmesinin olası ciddi yansımaları olabileceği uyarısında bulunuldu.
Ürdün’ün Görüşü
Ürdün Dışişleri Bakanlığı ise Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya baskınını kabul edilemez bir provokasyon olarak tanımladı. Mescid-i Aksa'nın tarihi ve hukuki statüsüne saygı gösterilmesi gerektiği vurgulandı ve uluslararası topluma İslam kutsallarına ilişkin ihlallere karşı ortak bir tavır sergileme çağrısı yapıldı.
Mescid-i Aksa'nın Statüsü
Ürdün, 1994'te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması çerçevesinde Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul edilmektedir. 2013 yılında Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşma, Kudüs'teki kutsal mekanların savunulmasını Ürdün'e vermekte. Mescid-i Aksa, Ürdün Vakıflar İdaresi'nin himayesine tabidir ve İsrail, sadece Müslümanların ibadet edebildiği bir statüye sahip olduğunu savunmaktadır. Ancak, fanatik Yahudi yerleşimcilerin bu alanda düzenli olarak gerçekleştirdiği baskınlar ve ibadetler, uluslararası kamuoyunda endişelere yol açmaktadır.
