DOLAR
35,37 -0,07%
EURO
36,61 -0,05%
ALTIN
3.017,49 -0,32%
BITCOIN
3.374.311,4 1,35%

Marmara Denizi'nde Müsilaj Sorununa Yol Açan Kirlilik ve Oksijen Azlığı

Marmara Denizi'nde müsilaj tekrar ortaya çıktı; ODTÜ uzmanı kirliliğin ve oksijen eksikliğinin esas sorunlar olduğunu vurguladı.

Yayın Tarihi: 06.01.2025 12:33
Güncelleme Tarihi: 06.01.2025 12:33

Marmara Denizi'nde Müsilaj Sorununa Yol Açan Kirlilik ve Oksijen Azlığı

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Marmara Denizi'nde yeniden görülen müsilajın başlıca nedenlerinin kirlilik ve oksijen azlığı olduğunu belirtti. Salihoğlu, "Marmara'da hiç iyiye gidiş olmadı; müsilaja sebep olacak kötü durum hep sürdü," dedi.

2020 yılında Marmara Denizi'nde tespit edilen müsilaj, 2021'de artış göstererek yüzey temizliğini uzun süre olumsuz etkilemişti. Son dönemde ise, özellikle deniz yüzeyinden 0 ila 20 metre derinlikte tekrar görünmeye başladı. Müsilaj oluşumunun Kocaeli'nin Gölcük ilçesi'nde görüntülendiği bildirildi. Denizatı, midye ve denizanası gibi canlıların da müsilajdan etkilendiği kaydedildi.

Salihoğlu, müsilajın genellikle yoğun fitoplankton oluşumu sonrası ortaya çıktığının altını çizdi. Ayrıca, Marmara Denizi'nde yüzey sularının durağan olduğu dönemlerin ardından fitoplankton üretiminin 20-30 metre derinlikte yoğunlaştığını ve bu durumun müsilaj oluşumunu desteklediğini belirtti. Müsilajın, belli derinliklerde varlığını sürdürebileceğini ve güçlü akıntılarla yüzeye çıkma olasılığının bulunduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Salihoğlu, Marmara'nın en kirli deniz olduğunu ifade ederken, esas meselenin müsilaj değil, denizdeki kirlilik ve oksijen azlığı olduğuna dikkat çekti: "Oksijen seviyeleri arttığında Marmara'nın durumu daha iyi olacak, aksi halde mevcut kötü şartlar devam edecek," dedi.

Son olarak, Marmara'nın sağlığı için acil önlemler alınması gerektiğini dile getiren Salihoğlu, "Marmara'nın en az yüzde 30'unun koruma altına alınması şart," dedi. Su kaynaklarının rehabilitasyonu ve koruma alanlarının belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, avcılıkla ilgili kısıtlamaların önemini yineledi.