Sabah gazetesinin aktardığına göre yapılan yeni çalışmalar, umumi tuvaletlerdeki klozetlerin, cinsel yolla bulaşan hastalıklar veya idrar yolu enfeksiyonları gibi sağlık problemlerini aktarma riskinin sandığımızdan çok daha az olduğunu ortaya koyuyor. Klozetlerin bu tür sağlık sorunlarına yol açma ihtimali düşük bulunmuş.
Klozet Kapakları ve Bakteri Yayılımı Üzerine Uzman Görüşleri
Klozetlerin tamamen mikropsuz olduğu düşüncesi yanıltıcı olabilir. Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Philip Tierno'ya göre, cildimiz aslen mikroplara karşı bir savunma kalkanı işlevi görür. Genelde, halka açık tuvaletleri kullananlar ilk olarak sifonu çekip sonra klozet kapaklarına tuvalet kağıdı sererler. Ancak bu davranış, paradoksal olarak bakteri yayılımını artırabilir. Sifon çekildiğinde, tuvalet içindeki mikroplar havaya karışarak çevredeki yüzeylere dağılabilir ve bu durum, bulaş riskini yükseltebilir.
Klozet Kapakları ve Hijyen: Ellerimizin Rolü
Tuvalet kağıdı, klozet üzerinde barınamayan mikroorganizmalar için geçici bir yuva işlevi görebilir. Hastalıkların bulaşmasında en etkin rolü oynayan faktörlerden biri ellerimizdir. Klozet kapaklarına tuvalet kağıdı döşemek, ironik bir şekilde, mikroplarla temas halinde olan ellerimiz aracılığıyla sağlık risklerimizi artırabilir. Ellerimizi düzenli olarak yıkamak, hastalıklardan korunmanın en önemli yollarından biridir ve bu alışkanlık, sigara ve obezite gibi diğer sağlık risk faktörleriyle karşılaştırılabilir. Yine de, yanlış tuvalet alışkanlıklarının kansere yol açabileceğine dair kesin deliller mevcuttur.
Kolorektal Kanser ve Tuvalet Alışkanlıklarının Rolü
Kolorektal kanser, artan oranlarda görülen bir kanser türüdür ve yaşam tarzı faktörleriyle yakından ilişkilidir. Fiziksel inaktivite ve obezite gibi faktörler, bu kanser türü için riski artırabilir. Uzmanlar, tuvalet kullanım alışkanlıklarının da kolorektal kanser riskini etkileyebileceğini belirtiyorlar. Dr. Deborah Lee, kabızlığın bu kanser türü için ciddi bir risk faktörü olabileceğine dikkat çekiyor. Batı toplumlarında, bağırsak kanseri vakalarının yüksek oranları göze çarparken, %63 gibi dikkate değer bir oranla karşılaşılmaktadır. Dr. Lee'ye göre, batıda yaygın olan oturarak tuvalet kullanma alışkanlığı, kanser riskini artırabilecek bir faktör olabilir. Buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerde daha yaygın olan çömelerek tuvalet kullanma alışkanlığı, kanser riskini azaltabilir. Dr. Lee, oturarak tuvalet kullanmanın kabızlığı tetikleyebileceğini, oysa çömelmenin dışkılama için daha doğal ve uygun bir pozisyon olduğunu vurguluyor.
Çömelme Duruşunun Dışkılama Üzerindeki Etkisi
Çömelme duruşu, yerçekimi kuvvetinden daha verimli bir şekilde yararlanmamıza olanak tanır ve bu sayede daha az zorlanmayla daha doğal bir dışkılama süreci gerçekleşir. Bu pozisyon, ince ve kalın bağırsak arasındaki valfin kapanmasını kolaylaştırırken, oturma pozisyonu bu mekanizmayı engelleyebilir ve böylece dışkının geçişini zorlaştırabilir. Dr. Lee'ye göre, puborektalis kası, çömelme sırasında daha iyi gevşer, bu da dışkılama işlemini daha konforlu ve etkili hale getirir. Oturur pozisyonda ise pelvik taban kasları gergin kalır, bu da dışkılama esnasında ekstra çaba gerektirebilir. Dolayısıyla, çömelme pozisyonu, pelvik taban kaslarının doğal gevşemesine imkan tanıyarak, dışkılama sürecini kolaylaştırır.
Çömelme Pozisyonunun Sindirim Üzerindeki Etkileri ve Bağırsak Sağlığı
Çömelme pozisyonu, sigmoid kolonun doğru bir şekilde hizalanmasına yardımcı olur ve bu da rektumdan daha rahat bir dışkılama sürecine imkan tanır. Dr. Lee, kabızlığın önlenmesinin, bağırsak kanseri riskini düşürmenin kritik yollarından biri olduğunu ifade ediyor. Lif bakımından zengin bir diyetin önemini vurgularken, yetişkinlerin günde yaklaşık 30 gram lif tüketmeleri gerektiğini ve yüksek yağ içeriğine sahip işlenmiş gıdalardan uzak durmanın da sağlık için hayati olduğunu belirtiyor. Ayrıca, düzenli ve zorlanmadan yapılan dışkılamanın, bağırsak kanseri riskini minimize etmede önemli bir faktör olduğunu ekliyor.