Bist 100
10.343,31 2%
DOLAR
32,69 0,13%
EURO
35,16 0,04%
ALTIN
2.436,27 0,03%

Kadınların yaptığı bu makyaj hatası korkunç hastalığa davetiye çıkarıyor! Uzmanlar o ürünler için uyardı

Sosyal medyanın popüler hale getirdiği yeni kozmetik trendi "festival makyajı" ile birlikte tehlikeli olduğu düşünülen simli ürünlere ilgi artıyor. Uzun vadede ise parıltılı ürünlerde bulunan antimon, arsenik, kurşun cıva gibi ağır metaller metabolik hastalıklara yol açmaktadır. Ayrıntılar burada..

Yayın Tarihi: 12.11.2023 22:49
Güncelleme Tarihi: 12.11.2023 22:49

Kadınların yaptığı bu makyaj hatası korkunç hastalığa davetiye çıkarıyor! Uzmanlar o ürünler için uyardı

Kozmetik sektöründe hemen hemen her gün yeni ürünler piyasaya sürülüyor ve sosyal medya, çeşitli cilt sorunlarına karşı çözümlerle ilgili bilgilerle dolup taşıyor. Türkiye'de kozmetik satışı yapabilmek için Sağlık Bakanlığı'na tescilin yanı sıra, ürünün mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal analizlerden geçtikten sonra güvenlik değerlendirme raporunun hazırlanması gerekmektedir.

Tüketiciler, ürün satın alırken bakanlığın ürün takip sistemini kullanarak paketin üzerindeki seri numarasını kontrol ederek ürünün güvenilir olup olmadığını tespit edebiliyor ve tereddütlerini sistem üzerinden bildirebiliyor.

Özel bir laboratuvarda teknik müdür olarak görev yapan Çağlayan Çatal, kozmetik ürünler üzerinde yapılan testlerden ve tüketicilerin ürünlerini alırken nelere dikkat etmesi gerektiğinden bahsetti. Çatal, laboratuvarın kozmetik ürünlerin mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal analizlerini yaptığını ve bunların ürün güvenliği açısından temel testler olduğunu söyledi.

festival makyajı

Kozmetik ürünlerin mikrobiyolojik açıdan güvenli olması gerektiğini vurgulayan Çatal, şöyle konuştu:

“Üründe patojenler varsa bunlar tüketici ürünü kullanmaya başladığında hastalığa neden olabiliyor. Kimyasal diye bilinen kurşun, arsenik, cıva gibi ağır metallerin sınırın altında olması gerekir. Kozmetik mevzuatlarında belirlenmiş mikrobiyolojik limitler vardır. Hastalığa neden olurlar. Toplam mikroorganizma miktarının belli bir sınır değerin altında olması gerekmektedir. Özellikle renkli kozmetiklerde ağır metalleri test ederek ürünün mikrobiyolojik ve aynı zamanda kimyasal açıdan güvenli olduğunu doğruluyoruz.”

İTHALAT İLE YERLİ MALININ REÇETELERİ AYNI”

Piyasada yüksek fiyatlara satılan ithal ürünlerin aslında yerli ürünler karşısında daha güvenilir olduğu düşüncesinin yanlış olduğunu söyleyen Çağlayan Çatal, "İster Türkiye'de üretilsin, ister yurt dışında üretilsin eğer etken madde gerçekten öngörülen konsantrasyonda ise bu doğru değildir. Çünkü reçeteler aşağı yukarı aynı" dedi.

Firmaların gerekli lisansları aldıktan sonrasında sosyal medya fenomenlerine etiket ve ambalaj baskısı yaparak fason üretim yaptıklarını aktaran Çatal, bu firmalarla iletişime geçerek herkesin imalat ürünü üretebileceğini söyledi. Son dönemde simli ürünlerle yüze ve cilde uygulanan "festival makyajı" trendinin tehlikelerine dikkat çeken Çatal, şunları söyledi:

"Bu trendle birlikte görünmez bir tehlikenin ortaya çıktığı görülmekte. Yaptığımız testlerin sonucunda antimon, arsenik, kurşun, civa gibi ağır metaller bu ürünlerde, özellikle de simli ürünlerde daha fazla mevcut. Firmalar bu ağır metallere yönelik test yapmazsa, Bu ürünleri kullanan kişiler metabolik bozukluklar ve böbrek hastalıklarına yakalanırlar.Bu ürünün aşırı kullanılmaması gerekir.Dozu çok dikkatli ayarlanmalıdır. üketicilerin alışveriş yaptıkları güvenilir perakendeciler de dahil olmak üzere güvenilir markaları satın alması çok daha kolay olacak."

"Reçetesiz" diye adlandırılan firmaların ürettiği ürünlerde toksik maddelerin daha çok olduğuan dikkat çeken Çağlayan Çatal, Araştırmalar kadınların her gün yaklaşık 15 ila 20 arası kozmetik ürünü kullandığını gösteriyor. Bu tür kozmetik ürünlerin aşırı kullanımı aslında mikrobiyolojik ve aynı zamanda kimyasal sorunlara neden olmaktadır." diye konuştu.

festival makyajı

"FAZLA ÜRÜN KULLANMAK YAN ETKİLERİ ARTTIRIYOR”

Türk Dermatoloji Derneği Meclis Üyesi Andaç Salman, kozmetik ürünlerin doğru kullanımına ilişkin bilgiler verdi.

Kozmetik ürünlerin sıklıkla dermatolojik tedavinin parçası olduğunu belirten Salman, “Sosyal medya ve çevresel etkilerden dolayı çok fazla oranda ürün kullanılıyor. Bu durumda yan etkiler artabilir. Her kimyasal maddenin yan etkileri vardır. Aynı amaçla kullanılan ürünlerde etkiler arttıkça yan etkiler de artmaktadır. Bu da beklentileri gerçekçi olmayan seviyelere çıkarabilir. Sonuç hayal kırıklığı olabilir. Kimyasala maruz kalırsak cilt bariyerimiz o kadar kötüleşir.”

Tüketicilerin iyi denetlenen ürünler kullanması gerektiğini, en çok denetlenen alanın dermatolojik kozmetik ürünler olduğunu söyleyen Salman, şöyle konuştu:

"Botanik farkındalık, bunların yüzde 100 doğal olduğu ve zararlı olmayacağı izlenimi veriyor. Araştırmalar, bitkisel etiketle satılan birçok ürünün ciltte zararlı etki yarattığını gösteriyor. kontakt egzama dediğimiz alerjik cilt reaksiyonu. “Ancak dermatolojik ürünler mevzuata uygun üretildiği takdirde tedavi amaçlı kullanıma uygundur.”

'Aşağıdaki hastalıklara karşı yüzde 90-100 etkili' iddiası taşıyan ürünlere şüpheyle yaklaşılmasını isteyen Salman, "Piyasadaki her ürün, maalesef her tüketicinin ihtiyacını karşılayamıyor. 'Bu kimde varsa onu alsın' demek şifadır. Doktorların iyileştirme gücü vardır. Bir ürünü alırken “Bunu komşumdan öğrendim, sosyal medya fenomeni önerdi. ” gibi bir şey değil. Sosyal medya fenomenlerinin reklamını yaptığı her ürünün kötü olduğunu söyleyemeyiz. Doktorun önerdiği şekilde kullanılabilir. "Bu leke harika, ben de kullanayım" diyemezsiniz. Her kusur, her cilt aynı değildir. Gerekiyorsa satın aldığınız ürünü yanınıza alın ve doktorunuza danışın. “Size hangilerinin zararlı, hangilerinin faydalı olabileceğini söyleyecektir.”

Her ciltte lekeler ve kırışıklıklar olabileceğini belirten Salman, "Eğer bu sizi rahatsız ediyorsa dermatoloğa danışıp bazı malzemelerle tedavi edebilirsiniz. 20 ürünlük bir liste yapılmasına gerek yok. Bazen çok sayıda ürün alıyorlar ve bu da ucuz bir ürün değil. Bazen insanlar bunu kullanmaya mecbur olduklarını bile hissediyorlar. Hem maddi olarak hem de beklentiler açısından hüsrana uğramamak için birlikte çalışmak gerekiyor” dedi.