DOLAR
35,19 0%
EURO
36,73 0%
ALTIN
2.968,28 0%
BITCOIN
3.357.724,38 2,01%

Filistin'in Yürek Burkan Tarihi: Sabra ve Şatilla Katliamı

Sabra ve Şatilla katliamı 42 yıl geçmesine rağmen hala hafızalardan silinmedi; Gazze'deki son olaylar ise acıları tazelemekte.

Yayın Tarihi: 16.09.2024 16:14
Güncelleme Tarihi: 16.09.2024 16:14

Filistin'in Yürek Burkan Tarihi: Sabra ve Şatilla Katliamı

Filistinlilerin Zihinlerinde Kanayan Yara: Sabra ve Şatilla

Filistin'de acı dolu olayların arasında, 42 yıl önce yaşanan Sabra ve Şatilla katliamı, hâlâ derin yaralar açmaya devam ediyor. Beyrut'ta, 1982 yılında 3 binden fazla masum insanın hayatını kaybetmesine sebep olan bu trajik olay, Filistin tarihinin en karanlık dönemlerinden birini temsil ediyor.

Yaşanan Trajedi

İsrail'in 14 Mayıs 1948'de Filistin topraklarını işgal etmesinin ardından, zorunlu göç eden Filistinliler, 1982’deki kanlı saldırıya maruz kaldı. 16 Eylül 1982'de Hristiyan Falanjist milisler, Lübnan'daki Filistin mülteci kamplarına, İsrail ordusunun desteği ile saldırdı.

Üç gün süren bu saldırılar, çocuk, kadın ve yaşlı demeden 3 binden fazla insanın yaşamına mal oldu. İsrail ordusu, mültecilerin kaçışını engellemek için kampın etrafını sardı.

Baskının Ardındaki Güçler

Hristiyan milislerin yönettiği bu saldırılar, o dönemdeki İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron’un denetiminde gerçekleştirildi. Şaron’un, katliamı gerçekleştirenlerin işini kolaylaştırmak için sağladığı aydınlatma fişekleri, gece vakti yaşanan bu vahşeti daha da büyüttü.

Uluslararası Tepkiler ve Hesap Vermeme

Birleşmiş Milletler, katliamı kınayarak bunu bir "soykırım" olarak nitelendirdi. Ancak, bu olayla ilgili herhangi bir yargılama gerçekleştirilmedi. Şaron, katliamda sorumlu bulunmasına rağmen, ladığı komisyona rağmen hakkında bir dava açılmadı ve Ocak 2014'te yaşamını yitirdi.

Hafızalardaki İzler ve Günümüzde Yaşananlar

Sabra ve Şatilla katliamı, günümüzde de unutulmadı. Gazze'de 7 Ekim 2023'ten itibaren devam eden saldırılar sonucunda 41 binden fazla kişi yaşamını yitirdi; bu insanların büyük bir kısmı çocuk ve kadınlardan oluşuyor. Katliamın açtığı yaralar, bugün dahi tazeliğini koruyor.

Bu trajik olay, Filistin halkının acılarını ve direnişini simgelemeye devam ederken, uluslararası toplumun adalet konusundaki sessizliği de dikkat çekiyor.