Deutsche Bank'tan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Değerlendirmesi
Deutsche Bank, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) gelecekteki para politikası kararlarını veriye bağlı olarak belirlediğini vurgulayarak, 2025 para politikası görünümünün bilinçli ve ölçülü bir gevşeme döngüsüne işaret ettiğini bildirdi.
Faiz İndirimine Dair Değerlendirme
Yatırım bankası Deutsche Bank, TCMB'nin 250 baz puanlık faiz indirim kararının ardından bir değerlendirme notu yayımladı. Notta, TCMB'nin politika faizini %47,5 seviyesine çektiği belirtildi. Bu adımın, Mart ayından bu yana %50'de korunan politika faizinin ardından bir gevşeme döngüsünün başlangıcını temsil ettiği ifade edildi.
Gelecek Faiz Kararlarının Belirsizliği
Notta, Aralık ayında gerçekleşebilecek bir faiz indirimine yönelik beklentilerin yaygın olduğu, ancak piyasa tahminlerinin 150 ile 250 baz puan arasında değiştiği vurgulandı. Sonuç olarak, TCMB'nin 250 baz puanlık indirim yapması, piyasalardaki beklentilerin üst sınırında yer aldığı kaydedildi.
Politika Faizi ve PPK Toplantıları
TCMB'nin, para politikası çerçevesinde daha az toplantı yapacağını duyurması dikkat çekti. 2025 yılı için Para Politikası Kurulu (PPK) toplantılarının sayısının 12'den 8'e indirilmesi, bu süreçte daha büyük ayarlamaların yapılabileceğini gösteriyor. Bu durum, daha sıkı bir para politikası sinyali olarak değerlendiriliyor.
2025 Enflasyon ve Faiz Tahminleri
Deutsche Bank, 2025 yıl sonu enflasyon tahminini %25,4 ve politika faizini %30 olarak koruduğunu belirtti. Gelecek politika kararlarında veriye bağlı yaklaşımın ön planda olması nedeniyle gevşeme döngüsünün basit bir süreç olmayabileceği ifade edildi.
Öngörüler ve Riskler
Notta, yılın başındaki yüksek enflasyon ivmesi, kış aylarında artan döviz ihtiyacı ve artan belirsizliğin, TCMB'yi daha temkinli olmaya itebileceği belirtildi. Bu bağlamda, ocak ayında %45 belirlenen politika faizinin ardından martta bir indirim yapılmayacağı öngörülüyor. Gevşeme döngüsünün birinci çeyrek sonrasında 250 baz puan hızla devam etmesi bekleniyor.
Ayrıca, enflasyon dinamikleri, küresel risk iştahı ve yerel yatırımcıların portföy tercihleri gibi faktörlerin, gelecek dönemde indirimlerin zamanlaması ve büyüklüğü açısından belirleyici olacağı ifade edildi.