Açık Denizlerin Korunması için Yeni Bir Dönem Başlıyor
Uzmanların değerlendirmelerine göre, Türkiye'nin geçen hafta imzaladığı Birleşmiş Milletler (BM) anlaşması, açık denizlerin korunması adına önemli bir hukuki zemin oluşturuyor. Bu anlaşma, iklim değişikliği ve diğer tehditlere karşı açık denizleri koruma misyonunu üstlenirken, Türkiye'nin de öncü ülkeler arasında yer almasını sağlıyor.
Açık Denizlerin Korunması İçin Uluslararası İşbirliği
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, BM 79. Genel Kurulu çerçevesinde imzaladığı Deniz Hukuku Sözleşmesi ile Türkiye’nin, açık denizlerin korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki iradesini ortaya koydu. Sözleşme, deniz biyolojik çeşitliliğinin korunması ve uluslararası işbirliğini teşvik etme amacı taşıyor.
Denizel Kaynakların Sürdürülebilir Yönetimi
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 104 ülke bu anlaşmayı imzaladı ve 13 ülke meclislerinde onaylamış durumda. Sözleşmenin yürürlüğe girmesi için ise 60 ülkenin onayı bekleniyor. Doç. Dr. Levent Bilgili, anlaşmanın kirleten öder prensibini benimsediğini, böylece açık denizlerin daha etkin bir şekilde korunacağını ifade ediyor.
Okyanusların Ekosistem Sağlığına Vurgu
Doç. Dr. Bilgili, “İlk hedef temiz okyanuslar” diyerek, balık stoklarının sürdürülebilirliği ve okyanus ekosisteminin korunmasının önemine değindi. Anlaşma ile birlikte, denizel kaynakların yönetimine ilişkin daha düzenli çevresel etki değerlendirmeleri yapılması öneriliyor.
Uluslararası Mekanizmanın Olması Gerekiyor
Prof. Dr. Bayram Öztürk, açık denizlerin %55'inin kimseye ait olmadığını belirterek, bu alanların korunması ve yönetilmesi adına uluslararası bir mekanizmanın elzem olduğunu vurguladı. Açık denizlerin, kıyasıya mücadele ve bilinçli yönetimle korunması gerektiği açıktır.
Türkiye için Stratejik Öneme Sahip
Öztürk, Türkiye’nin Akdeniz ve ötesindeki açık denizlerde ortak bir koruma iradesi geliştirmesinin büyük önem taşıdığını ve bu durumun Türkiye’nin uluslararası deniz politikalarında daha aktif bir rol almasını sağlayacağını ifade etti.
Sorunların Zamanla Çözülmesi Gerekiyor
Küresel boyutta balık stoklarının %31’inin aşırı avlandığını kaydeden Öztürk, bu sorunların çözümüne yönelik daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin sözleşmeyi imzalaması uluslararası deniz hukukuna katkıda bulunurken, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelere de bir örnek teşkil etmesi bekleniyor.