Bu maçın önemi sadece iki takımın rekabetinden kaynaklanmıyor. Aynı zamanda iki takımın da ligdeki konumu ve performansı da bu maça ayrı bir anlam katıyor. Real Madrid, 10. haftaya lider olarak girdi. En yakın takipçisi Atletico Madrid’in 3 puan önündeler. Bu maçı kazanarak şampiyonluk yolunda büyük bir avantaj elde etmek istiyor.
Barcelona, El Clasico’da Rolling Stones’la Sahnede
Futbolun en büyük derbilerinden biri olan El Clasico, bu yıl sadece iki ezeli rakip arasındaki mücadeleye değil, aynı zamanda müzik tarihinin en önemli gruplarından birine de sahne olacak. Barcelona, 28 Ekim’de Real Madrid ile oynayacağı maçta, efsanevi rock grubu Rolling Stones’un ikonik dil ve dudak logosunu formasında taşıyacak.
Bu özel forma, Barcelona’nın müzik platformu Spotify ile yaptığı anlaşmanın bir sonucu olarak ortaya çıktı. Spotify, Rolling Stones’un 20 Ekim’de yayınladığı ve 18 yıl aradan sonra ilk orijinal albümleri olan "Hackney Diamonds"ı kutlamak için bu fikri ortaya attı. Böylece, dünyanın en büyük sahnelerinde konser veren grup, futbolun en büyük sahnesi olan El Clasico’da da yer alacak.
Barcelona’nın bu formayı sadece erkek takımının Real Madrid ile oynayacağı maçta değil, aynı zamanda kadın takımının 5 Kasım’da Sevilla ile oynayacağı maçta da giyeceği açıklandı. Bu formaların sınırlı sayıda satışa sunulacağı ve koleksiyoncular için büyük bir değer taşıyacağı belirtildi.
Barcelona’nın bu formayla çıkacağı haberini alan Rolling Stones üyeleri de büyük bir heyecan duyduklarını ifade ettiler. Grup üyeleri Mick Jagger, Keith Richards ve Ronnie Wood, sosyal medya hesaplarından Barcelona formasıyla fotoğraflarını paylaştılar ve El Clasico’yu izlemek için sabırsızlandıklarını söylediler.
Rolling Stones’un Barcelona formasında yer alması, hem futbol hem de müzik dünyası için tarihi bir an olarak kaydedilecek.
Rolling Stones grubu kimdir ve nasıl bu kadar ünlü oldular?
Rolling Stones, 1962 yılında Londra’da kurulan İngiliz bir rock grubudur. Yedi dekade boyunca aktif olan grup, rock müziğin en popüler ve kalıcı gruplarından biridir. 1960’ların başlarında, Chicago blues tarzından esinlenerek sert ve ritmik bir ses yaratan grup, hard rock’ın öncüsü oldu. İlk dönemlerinde vokalist Mick Jagger, çok enstrüman çalan Brian Jones, gitarist Keith Richards, basçı Bill Wyman ve davulcu Charlie Watts’tan oluşan grup, Jones’un liderliğinde müzik piyasasına girdi. Ancak 1963 yılında Andrew Loog Oldham’ın menajerleri olmasıyla birlikte grup, kendi şarkılarını yazmaya başladı. Jagger ve Richards, grubun şarkı yazarları ve yaratıcı güçleri haline gelirken, Jones ise uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle gruptan uzaklaştı.
Rolling Stones, blues ve erken dönem rock and roll kökenli müzikleriyle 1964 yılında İngiliz İstilası’nın ön saflarında yer aldı. 1960’ların gençlik ve isyan kültürüyle özdeşleşen grup, kendi şarkılarıyla daha büyük başarılar elde etti. “(I Can’t Get No) Satisfaction” (1965), “Get Off of My Cloud” (1965) ve “Paint It Black” (1966) gibi şarkıları uluslararası bir numara oldu. Tamamen orijinal şarkılardan oluşan ilk albümleri Aftermath (1966), erken dönem albümlerinin en önemlisi olarak kabul edildi. 1967 yılında, çift taraflı hitleri “Ruby Tuesday”/“Let’s Spend the Night Together” ile listeleri salladılar ve psychedelic rock denemeleri yaptıkları Their Satanic Majesties Request albümünü çıkardılar. 1960’ların sonunda ise blues temelli rock müziklerine geri döndüler ve “Jumpin’ Jack Flash” (1968) ve “Honky Tonk Women” (1969) gibi hit single’lar ve Beggars Banquet (1968), “Sympathy for the Devil” ve “Street Fighting Man” gibi şarkıları içeren, ve Let It Bleed (1969), “You Can’t Always Get What You Want” ve “Gimme Shelter” gibi şarkıları içeren albümlerle başarılarını sürdürdüler. Jones, 1969 yılında gruptan ayrıldıktan kısa bir süre sonra öldü ve yerine gitarist Mick Taylor geldi. Aynı yıl, sahnede ilk kez “Dünyanın En Büyük Rock and Roll Grubu” olarak tanıtıldılar. Sticky Fingers (1971), “Brown Sugar” ve “Wild Horses” gibi şarkıları ve dil ve dudak logosunun ilk kullanımını içeriyordu. Bu albüm, ABD’de üst üste sekiz numara bir stüdyo albümü yaptıkları ilk albüm oldu. Exile on Main St. (1972), "Tumbling Dice"yi, ve Goats Head Soup (1973), "Angie"yi içeriyordu. Taylor, 1974 yılının sonunda gruptan ayrıldı ve yerine Ronnie Wood geldi.
Rolling Stones, 1970’lerden itibaren müzik tarzlarını değiştirmeye devam ettiler. Disco, punk, reggae, new wave, funk gibi akımlardan etkilenen grup, Some Girls (1978), Tattoo You (1981), Steel Wheels (1989), Voodoo Lounge (1994), Bridges to Babylon (1997) gibi albümlerle başarılı oldular. 1989 yılında Rock and Roll Hall of Fame’e girdiler. 2000’li yıllarda ise A Bigger Bang (2005), Blue & Lonesome (2016) gibi albümlerle müzik hayatlarına devam ettiler. 2021 yılında ise davulcu Charlie Watts’ın ölümüyle büyük bir kayıp yaşadılar.
Rolling Stones, rock müziğin en büyük efsanelerinden biridir. Yarattıkları müzik, kültür, moda ve yaşam tarzıyla milyonlarca insanı etkilemişlerdir. Şarkıları, filmlere, dizilere, reklamlara konu olmuştur. Dünyanın en büyük stadyumlarını doldurmuşlardır. Ödüller, rekorlar, skandallar, trajediler yaşamışlardır. Ama her şeye rağmen ayakta kalmayı başarmışlardır. Onlar gerçekten de Dünyanın En Büyük Rock and Roll Grubu’dur.
EL CLASİCO DA ARDA GÜLER OYNAYACAK MI?
El Clasico için büyük heyecanla beklenen maç günü yaklaşırken, Real Madrid kampında üzücü bir haberle sarsıldı. Takımın önemli isimlerinden Arda Güler'in sakatlığı nedeniyle maçta forma giyemeyeceği duyuruldu. Real Madrid Teknik Direktörü Carlo Ancelotti, maç öncesinde yaptığı açıklamada, genç yıldızın sahada olamayacağını belirtti.
Arda Güler'in son dönemde sakatlık sorunlarıyla boğuştuğu biliniyordu. Geçtiğimiz haftalarda yaşadığı ani bir sakatlık krizi, futbol camiasını derinden sarsmış ve genç yeteneğin sahalardan uzak kalma süreci uzamıştı. Kulüp doktorları ve fizyoterapistler, Arda Güler'in sakatlık nedeninin aşırı yorgunluk ve yoğun maç temposu olduğunu belirtti. Uzun süreli yüksek performans beklentileri ve hızlı maç temposu, genç futbolcunun vücudunda olumsuz etkilere neden olmuştu.
Ancak takımın tıbbi ekibi, Arda Güler'in sağlığına kavuşması için özverili bir şekilde çalışmış ve rehabilitasyon sürecini en etkin şekilde yönetmeye gayret etmişti. Ancak El Clasico'da sahada olamayacak olması, taraftarları ve futbolseverleri üzdü.
Ancelotti, Arda Güler'in takımdaki önemini vurgulayarak, "Arda, genç yaşına rağmen takımın en önemli parçalarından biri. Onun eksikliği sahada kesinlikle hissedilecek. Ancak sağlığına kavuşması için en iyisini yapmak zorundayız" dedi.
Futbolseverler, Arda Güler'in en kısa sürede sağlığına kavuşmasını dilerken, Real Madrid takımı El Clasico'ya eksik kadro ile çıkmak zorunda kalacak. Ancak bu durum, genç yeteneğin geleceği için sağlık ve iyileşme sürecinin öneminin bir kez daha vurgulanmasına neden oldu.
