Bakan sosyal medya hesabından açıklama yaptı! "Merkez Bankası'nın hedef seviyeye gözetip döviz rezervlerini satarak döviz kuruna müdahale ettiği iddiaları doğru değil." açıklamasında bulundu. Tüm detaylar haberimizde.
BAKAN MEHMET ŞİMŞEK SOSYAL MEDYA HESABINDAN AÇIKLAMADA BULUNDU
Ekonomiye odaklanan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek sosyal medya üzerinden bir açıklamada bulundu. "Zamanla tüm sıkıntıları aşacağız." diyen Şimşek, Merkez Bankası'nın kura karışmadığını da sözlerine ekledi. Şimşek yazısında "Merkez Bankası'nın seviye hedefi göz önünde bulundurularak döviz rezervlerini satarak döviz kuruna müdahale ettiği iddiası gerçeği yansıtmamaktadır. Sayın Ali Hakan Kara'nın mesajı durumu güzel anlatmış. Hazine ve Merkez Bankası olarak sermaye piyasalarını ve TL ürünlerini daha da geliştirmek ve daha cazip hale getirmek adına çalışmalarımıza hız kesmeden devam etmekteyiz. Zamanla tüm sıkıntıları aşacağız." sözlerini söyledi. Bakan bu sözlerini Hakan Kara'nın paylaşımını alıntılayarak yaptı.
Hakan Kara paylaşımında şu ifadelere yer vererek; "Aşağıdaki verilere bakıldığında TCMB'nin faiz arttırmakta hiçbir etkisinin olmadığını söylemek büyük bir haksızlık olur. İktisatta karşıolgusallık kavramı vardır. Bu yüzden eğer yapılmasaydı ne olurdu diye merak etmemiz gerekiyor. Ağustos ayındaki keskin yükseliş olmasaydı bugün CDS'nin 366 yerine 450-500 olacağını düşünüyorum. TCMB, geçmişte biriken sorunların çözümü için çalışmalarını sürdürüyor. Nisan ve mayıs aylarında bankalar üzerindeki seçim öncesi baskılar nedeniyle hızla büyüyen KKM, temmuz ve ağustos aylarında toparlanmaya başladı. Bunun yüzde 10'u bile döviz talebine dönüşse, benim hesaplamalarıma göre 7 ila 8 milyar dolarlık döviz talebi olur. birisinin bunu karşılayabilmesi gerekir. Bu nedenle TCMB'nin döviz satışı yapıp negatif net pozisyona sahip olması olağandışı bir durum değil. Merkez Bankası'nın ve ekonomi yönetiminin hiçbir sorumluluğunun olmadığı düşünülebilir. Eğer faizler seçimden hemen sonra artırılsaydı, dolaylı vergiler bu kadar ağır olmazdı, mevduat faizleri düşmezdi, enflasyon ve döviz kurundaki değerlenme daha az olurdu. Şu anda makul para politikasının sorunun çözümü için tek başına yeterli olmadığını belirtmek gerekir. Faiz artırımlarının istenen sonucu verebilmesi için tüm bu sürecin, hukukun üstünlüğüne, güçlendirilmiş kurumlara, dış politika rasyonalitesine ve enflasyona odaklanan güvenilir bir makro programla desteklenmesi gerekiyor." sözlerini söyledi.