Antalya’da daha önce çok az kişi tarafından keşfedilmiş olan harika bir Antik Kenti ziyaret etmek istiyorsanız; muhakkak Phaselis kenti olarak bilinen bu kenti ziyaret etmelisiniz. Akdeniz’e uzanan küçük bir yarımadanın üstünde kurulmuş olan bu Antik Kent, adeta tarih kokuyor. Liman şehri olarak da bilinen Phaselis Antik Kenti, tarih sever gezginlerin Antalya’ya gittiğinde muhakkak uğramadan dönmemesi gereken yerlerden birisi. İşte Phaselis Antik Kenti hakkındaki tüm bilgiler...
PHASELİS ANTİK KENTİNİN EFSANESİ
Phaselis Antik Kenti; İÖ 7. yüzyılda Rodoslu kolonistler tarafından kurulduğu söylenen, tarih dolu bir antik kent olarak meraklılarına kapılarını aralıyor. Akdeniz'e uzanan küçük bir yarımadanın üzerinde yer alıyor. Antalya’ya giden tarih sever gezginlerin muhakkak gittiklerinde uğraması gereken Phaselis Antik Kenti, coğrafi konum olarakta o dönemden bu döneme bir çok avantaja kucak açmış bir Antik Kent. Antalya gezilecek yerler listesinde adeta listenin içersine saklanmış olan bu Antik Kent, yıl içerisinde yaz kış demeden yerli yabancı bir çok turist ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Phaselis Antik Kentinin kuruluş efsanesi ise diğer antik kentlerden çok farklı! Efsaneye göre, kolonistlerin yöre halkına mısır ya da kurutulmuş balık önerilerine balık talebiyle karşılık verildiği bir liman kenti burası. Kent coğrafi konum olarak da çok farklı avantajları bünyesinde barındırıyor. Bu sebeple dönem içerisinde sahip olduğu limanlardan kaynaklı refah seviyelerinin yükselişte olduğunu söylemek de yanlış olmayacaktır. Ancak diğer bir noktadan kentin üç farklı limana sahip olması tüm dikkatleri de üzerine çekme konusunda başarılı olmasına sebebiyet veriyor. Kent biri kuzeyde, diğeri kuzeydoğuda ve son olarak üçüncüsü ise güneybatı kıyısında yer alan üç farklı limana sahip. Limanlar, agoralar ve şehir sikkeleri üzerinde yer alan gemi betimlemeleri, kentin ticari liman kimliğini de ön plana çıkartıyor. Kent, sunduğu tarihi güzelliklerin yanı sıra, deniz kıyısında muhteşem bir manzarayı da beraberinde getiriyor.
PHASELİS ANTİK KENTİNİN TARİHİ
Phaselis Antik Kenti, zaman içinde hem Likya hem de Pamfilya bölgesi olarak gösterilmiş olsa da, aslında her iki bölgenin sınırları arasında da yer alıyor. Şehir tarihinde Persler, Mausolos'un egemenliği, Perikles'in yönetimi ve Büyük İskender'in ziyareti gibi çeşitli dönemleri yaşamış olması, tarihi zenginlikleri açısından bu antik kenti daha da cazip kılıyor. İÖ 167'de Likya Birliği'ne katılan Phaselis Antik Kenti, daha sonra İÖ 43'te Roma egemenliğine giriyor. Bu dönem içerisinde ise antik kenti için yeni bir dönem başlıyor! Yeniden yapılanma ve refahın başlangıcını yaşanan Phaselis Antik Kenti için, İmparator Hadrian'ın 129'da yaptığı şehir ziyareti, önemli bir olay olarak tarihe geçiyor. İmparator Hadrian tarafından yapılan bu ziyareti anmak için kentin güney limandaki ana caddenin girişinde tek kemerli anıtsal bir tak dikiliyor.
Bizans egemenliği altında 5. ve 6. yüzyıllar devam edip gidiyor. 451'de ise Phaselis Antik Kenti Kadıköy Konsülü'ne katılan şehirler arasında yerini alıyor. Arap akınlarının ardından ise 8. yüzyılda Phaselis Antik Kenti için yep yeni bir refah dönemine adım atılıyor. Ancak bu refah dönemi de çok uzun sürmüyor. 1158'deki Selçuklu kuşatması ve limanın işlevselliğini kaybetmesi sonucunda şehir gün geçtikçe önemini kaybediyor. 13. yüzyılın başlarından itibaren ise tamamen terk edilen bir antik kent olarak anılmaya başlanıyor.
PHASELİS ANTİK KENTİNİN BUGÜNÜ
Bugünlerde birçok ziyaretçiye kapılarını aralayan Phaselis Antik Kenti’nde, çoğunlukla Roma ve Bizans döneminden kalıntıları günümüze ulaşım durumda. Ana cadde üzerinde sıralanmış olan kalıntılar, agoralar, tiyatro, ve akropolise ulaşımı sağlayan basamaklar gibi yapılar, Phaselis'in antik dokusunu yansıtma konusunda oldukça etkileyici. Kentin içerisinde bulunan su kemerleri, şehrin su ihtiyacını karşılamak için kullanılan önemli yapılarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Athena'ya adanmış bir tapınak ve diğer önemli yapıların ise akropol tepesinde yer aldığı düşünülüyor. Tapınak ve diğer önemli yapılarla ilgili kalıntılara ise henüz ulaşılmış değil.